27 Mayıs 2015 Çarşamba

Işığı Solumak

Mutsuz Adamlar ve mutsuz kadınlar arasında bir tanesi yorulmuş, bitkin, umutsuz ve kırgın olarak karanlık bir köşede oturuyordu. Zihni, ruhunun karanlık okyanusunun iç karartıcı sularında boğuluyordu ve kendisini karanlığın çekimine bırakıyordu. Yalnızlığı hiç bu kadar batmamıştı ruhuna… Sevdiğini sanırdı halbu ki.

Mutsuz adamlar ve mutsuz kadınlar arasında yalnız kalmanın ve üzerine gelen kırıcı, önyargı dolu gözlerin ağırlığı altında eziliyordu. Ne bereketi kalmıştı elinde, ne de umudunu güdüleyecek insan sevgisi.

Hâlbuki ne mutluydu o da uyuyanlardan biriyken… Ne mutluydu rüya görenlerin anlamsız rüyalarına katılırken. İstemişti ya uyanmayı, gerçeğe göz açmak için dua etmişti ya; elbette hayatının değişeceğini biliyordu, tabi ki fırtınalar girecekti küçük dünyasına ama bu kadar etkileneceğini bilemezdi.


Zihnini ele geçiriyordu küçük paranoya fikirler. Tehlikeli fikirler bir kere tohum attığında zihinde, hızla büyürlerdi. Bereketli bir topraktır insan çünkü; zehirli otlar için de mis kokulu parlak çiçekler için de;bunu biliyordu. Eğer şimdi izin verirse bu vahşi tohumlara, zihni tohumdan çıkan zehirli sarmaşığın karmaşasında boğulacaktı.

Kalbi daraldı, derin bir nefes aldı; O an bir ışık düştü ruhunun karanlığına. Derin, yakıcı ve ilahi bir ışıktı bu. Ve o, konuştu sandı Tanrı’yı sonsuz sessizliğini bozarak. Bunca zamandır sessiz olan fısıldadı adeta; “Ey Sin! Her umudunuzu kaybettiğinizde Tanrı ışığını yansıtır size ve der ki fısıldayarak gönlünüze;

‘Yorulma! Umudunu kaybetme. Sevgimin yüceliğini hisset o engin kalbinde. Işığım her daim önünü aydınlatacak emin ol. Sadece özgür bırak kalıplar arasına sıkışmış benliğini. Özgür bırak ki ruhun da özgür kalsın ve böylece ruhun başını çıkarsın karanlık sulardan, aynı yunuslar gibi. Ve solusun ruhun sonsuz ışığımı. Sonra devam et yoluna. Çünkü sen yaratılmışlar içerisinde, her biri gibi en güçlüsü ve en kudretlisisin. Sen her halinle mükemmelsin.”

Ve ruhu boğulduğu sulardan çıktı, soludu ışığı. Yaşamı hissetti, varoluşu sezdi… Ayağa kalktı yüzünde delilik dolu bir gülümsemeyle haykırdı kendine, mutsuz adamlara, mutsuz kadınlara ve tüm dünyaya; “Seviyorum! Seviyorum onu, âlemi, kendimi ve sizi! Seviyorum sevilmeye değer her şeyi. Seviyorum tüm benlikleri, çünkü sevilmeye değerdir bu evrenin her zerresi! ” Kalbi deli gibi atıyordu, ruhu coşuyor, bu coşkunluğu dışarıya taşıyordu. Adam, evrenin her bir zerresini yeniden her bir hücresinde hissediyordu.

Dans ediyordu, koca devran dönüyor, bedeni dönüyor, ruhu dönüyordu…

Mutsuz adamlar ve mutsuz kadınlar baktılar deli olana ve kalplerinde hissettiler çok önceden unuttukları bir şeyi; karşılıksız sevgiyi. Tuhaf, delice bir gülümse sardı yüzlerini. Neşe, umut ve yaşam enerjisi, sardı tüm atmosferi. Doğaldı bu yaşanan. Bulaşıcı sanılır mutsuzluk hâlbuki mutsuzluktan daha hızlı yayılır umut ve mutluluk. Yürekte büyüyen küçük bir kıvılcım neşe, sıçrar diğer kalplere ve kalplerden geçer ruhun derinliklerine. Hızlıca büyür izin verilirse...

Yakarken ruhları bu kıvılcım, gittikçe büyür ve dönüşür ilahi güneşe. O güneş de aydınlatır ruhları, kovar ruhlardaki boğucu karanlıkları. Böylece hızla yayılır neşe ve umut, böylece solur herkes Tanrı’nın ışığını ve duyar fısıltısını.

Efe Elmas
2011 - Temmuz

5 Mayıs 2015 Salı

Hıdırellez Anlamı ve Gelenekleri

Hıdırellez akşamındayız, bereket bolluğun yayıldığı mucizelerin gerçek olduğu, zorlukların ve engellerin kalktığı bu Mayıs gününde tüm kapılarınızın açılmasını, şifanin ve bereketin hep hayatınızda olmasını diliyoruz....

Güneş babanın toprak anayı ısıttığı ve bu yüzden bereketin yayıldığı, çiçeklerin açtığı ve yeniden doğuşun olduğu bu günler tarih boyunca Mayıs bayramı olarak kutlanagelmiştir.



Kültümüzüde Hızır ve İlyas'ın buluşması olarak Hıdırellez olarak geçer. İlyas denizden, Hızır toprakdan gelir. Hızır kelime anlamı olarak yeşil adam demektir. Hızır inancında Hızırın geçtiği yerlerde yeşillikler açar... Ve bu inanışın farklı kültürlerde de olduğunu görüyoruz. Avrupa inançlarında "Green Man" Yeşil adam, dedikleri doğanın kutsal eril ruhu, eril ateşiyle, toprak ananın uyanışını sağlar.

Dünyanın astronomik döngülerini (ekinoksları ve gün dönümlerini) baz alacak şekilde bir çember yaparsanız (buna doğa döngüsü denir), astronomik olarak Hıdırellez, ilkbahar ekinoksu ile (20 Mart), yaz gündönümü (21 Haziran) tam orta noktasına denk gelir. Yani 5-6 Mayısa. (Dünyanın eliptik yörüngesi 45 derece yapmış oluyor).



Bu akşam ve yarın için neler yapılır?

*Mümkün mertebe doğaya, yeşilliği ve su kenarlarına çıkın.Toprak anaya dokunun ve kutsal babanın ateşini teninizde hissedin. Yaşamın ikisinin birlikteliğinden nasıl doğduğunun farkına varın. Çiçeklerden izin isteyerek biraz eve getirebilir, saksıya ekebilir ve doğanın kutsamalarını davet edebilirsiniz.

*Anadolu inancında doğada gezerken, Hızır'ın ayak bastığı yerlerden geçmek, böylelikle onun şifasna bereketin ulaşmak dilenirdi.

*Mayıs Bayramı, hemen hemen bütün geleneklerde, eril ve dişil enerjinin, tanrı ve tanrıçanın, suyun ve ateşin, gök babanın ve yer ananın birleştiği gün olarak kabul edilir. Eski pagan dönemlerinde evlilikler o yüzden Mayıs bayramında (1 mayıs -6 mayıs arası) yapılırdı. Siz de içinizdeki eril ve dişil enerjinin dengelenmesine niyet edebilirsiniz. Buna niyet ederken, bir kap suyun üzerinde mum yakabilirsiniz (tea light), veya su kenarlarına gidebilir ve mumunuzu orada adak olarak yakabilirsiniz. Bugün dengelenme bayramıdır...

*Mutlaka ateş yakın. Veya ateş yakılmış bir yerde bulunun. Ateşe bakıp, onun yükselişini, havaların ısınmasını ve arınmayı hissedin. Ateşten atlama keltlerden, Türklere kadar bir çok gelenekte uygulanır. Bunun manası ateş ile kutsanmak, ateşin yaşam enerjisiyle dolmaktır. O yüzden ateşten atlayabilirsiniz. Eğer ateş yakılmamışsa, evde mum yakabilir veya küçük kapta ateş yakıp atlayabilirsiniz. Bazı geleneklerde evin her odasında mum yakılırdı.


*Çamurdan dilekler yapıp, gül ağacı altına koyabilirsiniz. 6 mayıs sabahı, bu dilekleri alıp denize atabilirsiniz. İnanca göre Hızır dileğinizi görür ve İlyas ile denizde buluştuklarında dilekleriniz gerçek olacaktır.

*Bahtınızın, kısmetinizin ve varsa engellerinizin açılması için, 5 Mayıs gecesi bir kiliti gül dalına asabilir, 6 Mayıs sabahı, kiliti üç defa açarken "Bahtım ve kısmetim de bu kilit gibi açılsın" diyerek açık bırakabilir ve sorna denize atabilirsiniz. Kilidin açılması gibi bahtınız da açılacaktır.

*Gül ağacına 5 mayıs akşamı küçük bir para kesesi asabilir ve 6 Mayıs sabahı alabilrisiniz. Uğur parası olarak kullanabilirsiniz.

*6 Mayıs sabahı küçük bir doğa yürüyüşü yaparken çiy toplayabilirsiniz. Kelt inancında Mayıs bayramı çiyi ile yüz yıkamak bir yıl boyunca güzelleştirir. Yine Anadolu inancına göre bu çiyi içmek, tüm hastalıkları iyileştirir ve şifa verir. Hatta AnadolU'da bu çiy ile yoğurt mayalanır. Bu yoğurdun çok şifalı olduğuna inanılır. Siz de bunu yapabilirsiniz.

*Yine yukarıdaki adetin devamı olarak Anadolu geleneğinde, doğadan çiçekler ve otlar toplanır, bunlar kaynatılırdı. Bu suyu içmek tüm hastalıkları iyileştirdiğine, bu suyla 40 gün yıkanmanın -aynı kelt inancındaki gibi- güzelleştirileceğine inanılır. Öyleyse hıdırellez suyu yapabilirsiniz: 6 Mayıs günü, özellikle kaynatılabilecek (papatya, karahindiba, adaçayı vb.) zehirli olmayan otları toplayın ve çiy toplayın. BU otları doğal kaynak suyuyla kaynatın ve bir kısmını içip, bir kısmıyla (ek suya koyarak) 40 gün banyo yapabilirsiniz.

*Hıdırellez de bütün kapılar ve pencereler açılır, doğanın enerjisi, bereketi bolluğu eve davet edilirdi. Siz de pencereleri açabilirsiniz ve o bereketi davet edebilirsiniz.

Hıdırellez Kut'lu Olsun
Efe Elmas

Ankhamaya Farkındalık Atölyesi